Günümüzde pek çok kadın girişimci, aile geleneklerini ve ata mesleklerini bir adım öteye taşıyarak, hem ekonomik bağımsızlıklarını elde ediyor hem de geleneksel iş kollarını modern bir yaklaşımla güncelliyor. İşte bu hikayelerden biri de Zeynep Öztürk'ün yaşamında şekillendi. Eşinin ata mesleği olan geleneksel el yapımı ürünleri modern tasarım anlayışıyla birleştirerek, hem yerel hem de uluslararası pazarda büyük bir başarı yakaladı. Şu anda 24 ülkeye ürün satışı gerçekleştiren Öztürk, yurt dışında Türk kültürünü temsil ediyor.
İlk olarak, Zeynep Öztürk’ün hikayesi, sıradan bir kadın girişimcisinin ötesinde bir başarı öyküsü. Eşiyle birlikte, ailesinin uzun nesiller boyunca sürdürdüğü geleneksel sanat dalını yaşatmak adına ilk adımları atan Zeynep, başta yalnızca bir hobi olarak gördüğü bu işin, zamanla nasıl büyük bir ticari potansiyele dönüşeceğini asla tahmin etmemişti. 2020 yılında başlayan süreç, pandeminin yarattığı zorluklarla birleşince, işini büyütmek için büyük bir fırsata dönüştü. Devlet destekli hibelerden yararlanan Zeynep, üretim kapasitesini artırarak, ürünlerini daha fazla insana ulaştırma şansına sahip oldu.
Zeynep’in belirlediği hedef, sadece ürünleri Türkiye’de satmak değil, aynı zamanda dünya genelinde Türk kültürünü de tanıtmak oldu. Yurt dışına açılma kararı alan Zeynep, öncelikle sosyal medya platformları üzerinden ürünlerinin tanıtımını yapmaya başladı. Instagram ve Pinterest gibi görsel ağırlıklı platformlar, onun için büyük bir vitrin oldu. İçinde bulunduğumuz dijital çağda, Zeynep'in bu yaklaşımı, hedef kitleyi genişletmek adına oldukça etkili oldu. İki yıl içinde, 24 farklı ülkeye ulaştı. Amerika’dan Avustralya’ya, Avrupa ülkelerinden Uzak Doğu piyasalarına kadar geniş bir coğrafyada iş yapmaya başladı.
Bu başarı, sadece Zeynep'in girişimcilik ruhuyla da sınırlı kalmadı. Ürünlerin kalitesi, kullanılan malzemeler ve geleneksel dokuma teknikleri, dünya genelindeki müşterilerin ilgisini çekti. Doğaya dost, el yapımı ve özgün ürünler sunarak, pazarda kendine sağlam bir yer edindi. Zeynep, "Amacım, Türk el sanatlarını yaşatırken aynı zamanda sürdürülebilir bir iş modeli oluşturmak," diyerek bunu ne kadar ilke edindiğini vurguladı.
Global pazarda rekabetin oldukça yüksek olduğu bu dönemde, Zeynep’in en büyük avantajlarından biri de, yerel üreticilerle iş birliği yaparak kaliteli ve özgün ürünler sunması oldu. Bunun yanı sıra, her bir ürünün arkasında bir hikaye olması, müşterilerin ilgisini daha da artırdı. Zeynep, “Her ürünüm özgün bir hikaye taşıyor. Bu da alıcıların onlarla duygusal bir bağ kurmasına yardımcı oluyor,” dedi. Gerçekten de, Zeynep’in hikayesini ve onun ürettiği ürünlerin arka planını tanıyan birçok müşteri, bu ürünleri satın alarak Türk kültürüne destek olduğunu hissediyor.
Kendine sağlam bir müşteri kitlesi oluşturan Zeynep, bunu sadece bireysel satışlarla sınırlı tutmadı. Aynı zamanda yerel ve uluslararası fuarlara katılarak, ürünlerini direkt olarak tüketicilere sunma fırsatını buldu. Bu fuarlar, hem daha geniş bir kitleye ulaşmak hem de sektördeki diğer oyuncularla tanışarak iş bağlantıları kurmak için önemli bir fırsat sundu. Zeynep, “Fuarlar benim için bir okul gibiydi. Her katıldığım etkinlikte yeni şeyler öğrendim ve işimi daha iyi yönetebilmek için yeni stratejiler geliştirdim,” ifadelerini kullandı.
Öztürk, bir yandan işini büyütmeye devam ederken, diğer yandan genç kadın girişimcilere de ilham vermek için çeşitli seminerler ve atölyeler düzenlemeye başladı. Kendi deneyimlerini paylaşarak, diğer kadınların da girişimcilik yolculuklarında onlara yardımcı olmayı amaçlıyor. Bu sayede, hem kendi hikayesini anlatıyor hem de topluma katkı sağlıyor.
Sonuç olarak, Zeynep Öztürk, eşinin ata mesleğini modernize ederek ve global pazara taşıyarak, hem kadın girişimciliğine hem de Türk kültürüne büyük bir katkı sağladı. Güçlü bir hikaye ve azim ile yola çıkan Zeynep, şimdi 24 ülkeye ulaşarak, sadece kendi hayatını değil, başkalarının hayatlarını da değiştiren bir örnek haline geldi. Kadın girişimcilerin başarı hikayeleri, geleceğin iş dünyasında daha fazla yer alacaklarını müjdeliyor.