58 yıldır bir köşede, küçük bir dükkânın sıcak atmosferinde tarih yazan bir ustanın hikayesi, birçok insanın dikkatini çekiyor. Yarım asırdır 20 metrekarelik bu mekân, hem zamanın izlerini saklamakta hem de anıların tazelenmesine yardımcı olmaktadır. Zamanın durmaması için çalışan bu usta esnaf, geleneksel yöntemlerle nostaljik saatler tamir ederek ve restore ederek adeta eski yıllara bir yolculuk sunuyor.
Usta, her sabah dükkânının kapısını açarken sanki bir zaman yolcusuna dönüşüyor. 20 metrekarelik dükkân, içinde barındırdığı saatlerin tıngırtısıyla hayata karışıyor. Usta, hayatının büyük bölümünü bu mekânda geçirdi. İlk dükkânını açtığında, insanların saatlerin hemen her yerde mevcut olduğunu düşünmediğini vurgulayan usta, zamanla birlikte bu konuda farkındalığın arttığını ifade ediyor. “Saatler, hayatımızın bir parçası. Onlar sadece zamanı göstermiyor; aynı zamanda anılarımızı da hatırlatıyorlar.” diyor.
Usta, genç yaşlarına göre oldukça hayat dolu ve enerjik. Her saat için ayrı bir özen gösteriyor. Birçok saatin geçmişi, onu dükkânına gelen müşterilere anlatacak kadar ilginç. Tarihi bir saat tamiri yaparken, “Bu saat 1930’lardan kalma. Benzerleri yavaş yavaş kayboluyor, onları yaşatmak benim görevim.” sözleriyle belki de en önemli amacını dile getiriyor. Müşterilerini dinleyerek ve onlarla birlikte eski günleri yad ederek, her defasında bir hikâye ile dükkânını süslüyor.
Dükkanın duvarları, geçmişin yüceliğine tanıklık eden eski saatlerle dolu. Her bir saat, ona bir öykü hatırlatıyor. Bazıları, müşterilerinin dedelerinin ya da anne babalarının hediyesi olarak kalan miraslar. Usta, bu saatlerin her birini dikkatle inceleyerek, tamir ederken eski anıları yeniden canlandırıyor. Zamanla yarıştığı bu işte, onun için en önemli olan şey; her saatin yeniden hayata kazandırılması ve yeni bir başlangıç olması. Bu nedenle, tamir sürecinde dikkati ve özeni ile herkesin gönlünü kazanıyor.
Usta, zamanın geçmesiyle birlikte teknoloji ile tanıştıklarını ve akıllı saatlerin devreye girmesiyle işlerinin de azaldığını itiraf ediyor. Ancak buna rağmen, eski saatlerin şıklığının ve estetiğinin asla yerini tutamayacağını da akıllıca dile getiriyor. “Yıllar geçse de saatlerin ruhu hiç değişmez. Geleneksel olanı korumak, benim için en yüksek görev.” diyerek, zamana baş kaldırıyor. Eşsiz bir restorasyon süreci ile eski saatleri kazandırdığı yeni hayatları, hem ona hem de müşterilerine mutluluk kaynağı oluyor.
İçinde barındırdığı hikâyelerle dolu bu dükkân, çevre halkı için de bir buluşma noktası haline geldi. Her hafta sonu dükkânına gelen müşterileri, sadece saat tamir ettirmek için değil, aynı zamanda eski günlerden bahsetmek ve hatıraları tazelemek için geliyor. Usta, bu buluşmalardan zevk alarak zamanın nasıl geçtiğini anlıyor. Müşterileriyle olan samimiyeti, sadece iş ilişkisi değil, adeta bir arkadaşlık ortamı yaratıyor.
Usta, meslek hayatında karşılaştığı zorlukların üstesinden nasıl geldiğini açıklarken, "Her zorluktan ders çıkardım ve bu beni daha güçlü kıldı." diyor. Müşterilerin isteklerini yerine getirmek için sonsuz bir gayret içinde olan usta, dükkânının kapılarını her daim açık tutarak, geçmişe dokunuşlarını sürdürmekte kararlı.
Bu 20 metrekarelik dükkân, zamanın durmadığı, fakat anıların yaşatıldığı bir merkez haline geldi. 58 yıl boyunca verilen emek ve özveri, bu dükkânı sadece bir işyeri olmaktan çıkararak, aynı zamanda bir kültür mirasına dönüştürüyor. Zamanın hızla geçtiği bir dünyada, eski saatler ve onların hikâyeleri ile insanların kalplerine dokunmak, bu ustanın asıl gayesi. Onun mücadelesi, sadece bir işin değil, aynı zamanda bir tutkunun ve geçmişle bugünün buluşmasının da sembolü. Zamanın hızla geçmesine rağmen, küçük bir dükkanda saklanan büyük bir hazinenin varlığı, hepimizi düşündürüyor.