Hakkari’de yılan korkusunun psiko-duygusal etkileri, bir kadının hayatını kabusa çevirdi. Yılan korkusu nedeniyle üç kez düşük yapan 29 yaşındaki kadın, yaşamını derinden etkileyen bu travmanın üstesinden gelmeye çalışıyor. İlgili sağlık uzmanları, yaşanan bu tür vakaların ruhsal etkileri üzerinde durarak, yılan korkusunun insanlar üzerindeki etkisini ele alıyor. Hakkari'de yılanların sık görülmesi, yerel halk arasında endişe yaratırken, bazı kişilerin bu durumu aşması için psikolojik destek almaları öneriliyor.
Yılan korkusu, uzmanlar tarafından "ophiophobia" olarak tanımlanıyor ve bu korkuya sahip bireyler, yılanla karşılaşma ihtimali düşündüğünde bile yoğun korku ve kaygı hissedebiliyorlar. Hakkari’deki kadın, son birkaç ayda artan yılan görünümleri nedeniyle derin bir korku yaşamaya başladı. Bu durum, onun günlük yaşamını etkilediği gibi, hamilelik döneminde de ciddi sıkıntılara yol açtı. İlk düşük, yılan gördüğü bir günün ardından yaşanırken ikincisi ve üçüncüsü ise, korkusunun devam etmesi sonucu meydana geldi. Bu süreç, doktorlar tarafından "stres kaynaklı düşük" olarak değerlendirilirken, psikolojik travmanın ne kadar derin olabileceği de gözler önüne serildi.
Hakkari, doğal güzellikleriyle bilinen bir bölge olmasının yanı sıra, yılanların da sıkça görüldüğü bir yer. Yerel halk, özellikle yaz aylarında yılanların daha görünür hale gelmesiyle birlikte endişeli günler geçiriyor. İlgili sağlık kurumları, bu durumu kabullenmek için 'hayvan korkusu' konusunda farkındalık oluşturma ve toplumu bilinçlendirme projeleri gerçekleştiriyor. Ayrıca, psikolojik destek almak isteyenler için terapistler ile iş birliği yaparak bölge sakinlerine ulaşmayı hedefliyor. Uzmanlar, doğayla iç içe yaşayan insanların karşılaştığı bu tür doğal olayların, ruhsal ve fiziksel sağlıklarını engelleyecek durumda olmaması adına toplumsal bilincin arttırılması gerektiğini belirtiyorlar.
Sonuç olarak, Hakkari’de bir kadının yaşadığı yılan korkusu, sadece bireysel bir travmanın ötesinde, yerel halkın genel psikolojik sağlığını da tehdit eden bir unsur haline gelmiş durumda. Bu tür olayların önüne geçmek için yapılabilecek en iyi adımlardan biri, bilinçlendirme çalışmaları yaparak toplumun en temelinden başlamaktır. Her türlü korku ve kaygının tedavi edilebilir olduğunu unutmamak, hem bireylerin hem de toplumsal sağlığın korunmasına katkı sağlayacaktır. Yılan korkusunun yarattığı bu kaosa daha fazla dayanamayarak birkaç kez düşük yapan kadının hikayesi, sadece onun değil, tüm bir toplumun ruhsal ve fiziksel sağlığı için önemli bir uyarı niteliği taşımaktadır.