Her yıl yaz aylarının gelişiyle birlikte ülkemizde bayram coşkusu doruk yaparken, bu yıl yaşanan deprem felaketi sebebiyle birçok insan, kutlamalardan uzak bir bayram geçiriyor. Özellikle deprem şehitlerinin anısına yapılan ziyaretlerde, buruk bir bayram atmosferi hâkim. Aileler, kaybettikleri sevdikleri için dualar ederken, pastalar kesildi, bayramlaşmalar yapıldı; ancak tüm bu neşe, yasın derin izleriyle sarmalanmış durumda. Saygı duruşunda bulunan vatandaşlar, gözyaşları içinde hem sevinci hem de acıyı bir arada yaşadı.
Bayram sabahı, deprem bölgesinde yaşayan aileler, sevdiklerini kaybettikleri mezarlıklara akın etti. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da geleneksel bayram ziyaretleri gerçekleştirildi. Ancak bu bayram ziyareti, yaşanan acıların taze hatıralarını gün yüzüne çıkardı. Mezarlıklar, bayram süsleri yerine acı bir hüzünle dolup taştı. Dualar, tabutların üzerine konan çiçekler ve her bir mezarın başında yakılan kandiller, hüzün dolu anların tanığı oldu.
Deprem şehitlikleri, sadece kaybedilen hayatların anısını yaşatmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumun bir araya gelmesine vesile oluyordu. Bu yıl ise kayıpların çokluğu ve yaşanan travma, bayram coşkusunu neredeyse tamamen silip süpürdü. Her bir ziyaretçi, kaybettiği dostunun, kardeşinin ya da çocuğunun kaybıyla baş başa kalmış durumda. O an, gözyaşları ve acılar içinde, bayram neşesi arka planda kalıyor. Kimi zaman bu anların en çok hissedildiği yerlerden biri olan mezarlıklar, ziyaret edenlerin yanındaki çocukların coşkusuyla karışarak daha da hüzünlü anlarla doluyor.
Bayram kutlamaları, ülkemizde toplumun birlikteliği ve dayanışması için önemli bir fırsattır. Ancak bu yıl, acılar bir araya gelince; komşuluk, dostluk ve dayanışma gibi değerler, bir tüy kadar hafif kaldı. Aileler, kaybettikleri çok sayıda insanla birlikte bayrama geçerken, bir yandan da dayanışma duygusunu güçlendirmeye çalışıyor. Birçok yerel kuruluş, depremzedeler için bayram yardımları düzenleyerek, bu zorlu dönemin atlatılmasına katkı sağlamaya çalışıyor. Sadece maddi yardımlar değil, manevi desteklerin de büyük önemi var. Çünkü sıkı sıkıya bağlı bir toplum, acılarında dahi ulaşmadıkları bir gücü ortaya çıkarabiliyor. Ancak bu yıl, içlenerek yapılan bu yardımlar bile çoğu yerde, kayıpların getirdiği yükü hafifletmekte yetersiz kalıyor.
Özellikle çocukların bayram neşesi, yaşanan bu acıyla gölgede kalmış durumda. Bayram harçlıkları yerine belki de kaybettikleri ablasının, kardeşinin ya da annelerinin anısını yaşatmaya çalışan çocuklar, bu bayramı farklı bir gözle değerlendirmek zorunda kalıyorlar. Sevinç yerine, yas ve hüzün dolu bir bayramla karşı karşıya kalan minikler, yaşları gereği bu kadar büyük acıları algılamakta zorlanıyorlar. Cami önünde yapılan bayram namazı sonrası, herkes sevinç içinde bayramlaşırken; bir köşede gözyaşı döken, sevdiklerini kaybetmiş bir çocuğun sessiz çığlığı, bu bayramın simsiyah bir tablosunu ortaya koyuyor.
Özetle, bu yıl bayram coşkusu çoğu yerde bayramı yaşayanlarla sınırlı kalmadı. Deprem felaketi nedeniyle hüzün dolu örtüsünün altında kalan bu bayram, toplumda dayanışma ruhunu canlandırmakta zorlandı. Herkes kayıplarını anarken, beraber olmanın getirdiği gücü tekrar hatırlamak, acıların aşılabileceği umut ışığını artık daha fazla aramamız gerektiğini gösteriyor. Dualarımız, bu bayramda da kaybettiklerimiz için yükseliyor; ancak yılın her günü geri dönmesini dile getirdiğimiz hayatlara olan özlem, kalplerimizdeki derin yaralarla birlikte devam ediyor.