74 yaşındaki Mehmet Aydın, 66 yıl önce babasından öğrendiği geleneksel yöntemlerle zanaatını icra ediyor. Bu özel meslek, sadece bir iş değil, aynı zamanda bir ailenin geçmişine ve kültürel mirasına duyduğu bağlılığın bir sembolü. Bugün, Mehmet Usta, bu kıymetli bilgileri ve tecrübeleri filmlerden fırlamış gibi bir içtenlikle, kendisine ait olan bu mirası oğluna devretmeye hazırlanıyor. Babasından aldığı eğitimle başlayan bu yolculuk, şimdi üçüncü nesil ile buluşmak üzere.
Mehmet Aydın, genç yaşta ustalığa adım attı. O dönemlerde, özellikle kırsal alanlarda, babalarının mesleklerini çocuklarına aktarması yaygın bir alışkanlıktı. Mehmet de bu geleneğe uygun olarak babasının yanında çalışmaya başladı. Ustası olmak için gereken her şeyi öğrendi; el becerileri, malzeme seçimi, üretim süreçleri ve müşteri ilişkileri gibi. Bu geleneksel mesleğin inceliklerini kavramak, onun sadece bir iş yapması değil, aynı zamanda bir kültürel mirası yaşatması anlamına geliyordu.
Her gün saatlerce çalışarak bu sanatı geliştiren Mehmet Usta, çıraklık döneminde kazandığı deneyimlerin yanı sıra, güçlü bir dayanışma ve özgüvene sahip. Onun için zanaat, sadece fiziksel bir iş değil, aynı zamanda ruhen tatmin edici bir süreç. Bugün hala, ustalığının her aşamasında hırsla çalışmaya devam ediyor. “Bu; yalnızca bir meslek değil, benliğimin bir parçası” diyor Mehmet, işini yaparkenki sevgisi ve saygısıyla. Böylelikle, yıllar geçse de geleneksel yöntemlerin ne kadar kıymetli olduğunu ve bu yöntemlerin nasıl yaşatılması gerektiğini çok iyi biliyor.
Mehmet Usta'nın oğlu Ali Aydın, babasının izinden gitmekte kararlı. Genç yaşta, babasıyla birlikte çalışarak bu mesleği öğrenme fırsatı buldu ve önemli beceriler edindi. Ali, babasına olan hayranlığı ve saygısıyla dolup taşıyor. Babasının yanında geçirdiği saatler, ona sadece mesleksel yetkinlik kazandırmakla kalmayıp, aynı zamanda bu aşağı yukarı 66 yıllık mirasın değerini de anlamasını sağladı. “Babamdan öğreneceğim çok şey var, onun bilgisi benim için paha biçilmez,” diyor Ali.
Mehmet Usta, oğluna yalnızca teknik detayları öğretmekle kalmıyor, aynı zamanda zanaatin arka planındaki felsefi bakış açılarını da aktarıyor. Kendi iç dünyasındaki seyahatin bir parçası olarak, bu bilgilerin yalnızca meslektaşlık değil, aynı zamanda aile bağlarını da güçlendirdiğini anlamış durumda. Ali, bu aktarım sürecinin sadece meslekle ilgili değil, aynı zamanda değerlerle, geçmişle ve aile kültürüyle de ilgisi olduğunu düşünüyor. Babasıyla birlikte geçirdiği bu zaman, onun hayatına yön vermekte büyük bir etkiye sahip.
Mehmet Aydın’ın 66 yıl süren serüveni, sadece bir meslek hayatı değil, aynı zamanda bir kültür mirası. Şimdi, bu mirası bir sonraki nesle aktararak, zamanın getirdiği yeniliklere rağmen gelenekselliği yaşatmanın keyfini çıkarmakta. Ali’nin, babasının bilgi ve tecrübelerini alarak kendi stilini yaratmaya başlaması, sadece işin sürekliliğini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda yeni nesilin de bu geleneksel yöntemleri nasıl geliştirebileceğini gösterecek.
Sonuç olarak, Mehmet Aydın’ın bu meslekle olan bağı ve oğlu Ali’ye vereceği öğretiler, mesleğin sadece varlığını sürdürmekle kalmayıp, geleneklerin yaşatılması için bir köprü oluşturuyor. 74 yaşındaki bu usta, zanaatını geleceğe taşıyan ve kültürel mirasın önemini vurgulayan bir nehir gibi akıyor. Aile, geçmiş ve geleneklerin buluştuğu bu hikaye, toplumda köklü değişimlerin ardında yatan gücü de bizlere bir kez daha hatırlatıyor.